Urfa tarih boyunca, gelmiş geçmiş iki büyük imparatorluğun güç alanı, iki büyük imparatorluğun güreş meydanı olmuştur. Hangi iki güç? Tabi ki Roma ve Pers imparatorluğu… Tarihin yaza yaza tüketemediği, öve öve bitiremediği iki büyük...
Çocukken nedense en çok yaz aylarını severdim! Yaz demek; köyde hasadın toplanması demek! Yaz demek; kavun, karpuz, üzüm demek! Yaz demek; özgürce koşturup çocukluğun tadını çıkarmak demek! Yaz demek şehirden Köye göç demek köye kaçmak...
Doğruyu söylemek sana mı kalmış? Her doğrunun her yer de söyleneceğini bilmiyor musun? Doğru söyleyecek olan, bir tek sen mi kalmışsın arkadaşım! Doğruları savunmak sana mı kalmış! Doğrucu Davut olmak senin neyine? ‘Doğru söyleyeni...
İster Peri, ister Cadı, ister Wici, ister Şubat Kérısı…deyin. Birçok ulusun kültüründe, efsanelerinde, folklorunda, edebiyatında ve mitosunda; Bir tür ruh, Bir tür yaratık veya bir tür doğaüstü gücün, farklı farklı isimlerle anılması......
Kadim tarihlerden bu yana tarım ve toprak ilişkisi içersin de olan insanoğlu yaşamını sürdürmesi için tarıma toprağa bağlı kalmıştır. Toprağa ‘ana' demiştir ‘ax' demiştir ‘vatan' demiştir. Bunun için değilmidir...
‘Şiir: Biraz çok hüzün demiş!' Şair: Geçmiyor bana nazın demiş! Evet. Şair Hasan Akçay'dan... Aslında o biraz değil, o biraz çok şair. Trabzon da doğmuş. Çok belli etmese de, bir Karadenizlinin, tüm karakteristik özelliklerini...
Yıllar… Uzun yıllar evveldi. Takvimler, Şubat tatilini gösteriyordu. 1973 yılında Şehitlik İlkokuluna; üzerinde ‘Devrim ilkokulu' yazan, barakadan bozma binasında, Kara önlüğüm, beyaz yakam, çantam, cızmam… O çamurlu okul yolunda...
Ne demek şimdi bu? … Bu, şu demek… Şu bu demek: ‘Adana'da Arapça tabelalar söküldü…' diye… Ulusal basında yer alan bu vb. haberlere bakarak, Urfa'daki bir arkadaş ve bunun gibi birkaç daha arkadaş… Ha bu arkadaş/arkadaşlar...
Merak ediyorum ve acaba diyorum; Fotoğrafı icat eden zat/zatlar, fotoğrafın gelecek de, bu kadar popüler olacağını tahmin etmişler midir? Fotoğrafın ve bunları çeken makinelerin icadını gerçekleştirenler bunun insanın hayatında bu kadar...
Toplu taşıma araçları, bulunduğunuz ve yaşadığınız yerin 'şehir” olduğunun birer göstergesidir. Toplu taşıma araçlarını özelikle de orta direğin sıklıkla kullandığı aşikârdır. Bu Toplu taşıma araçlarını küçük deste...
Günümüzde üniversitelerin olmadığı şehir kalmamış gibi… Kaç vilayet varsa o kadar da üniversitemiz var. Tabi nitelikleri ve nicelikleri necedir o tartışılır. Peki; buralarda ne gibi ilimler ve bilimler üretiliyor? Filmler üretiliyor demiyorum...
Son birkaç yıldır bir tescil furyasıdır almış başını gidiyor. Türk Patent Enstitüsü diye bire enstitü var bu işlere onlar bakıyor kısaca; Coğrafi işaretlerin tescili için yetkili mercii Türk Patent Enstitüsü'dür ve yurt içinden...
Şanlıurfa'mız yeşil alan bakımından, ağaç sayısı bakımından belki de Türkiye'nin en fakir illerinden birisidir hatta başta gelenidir. Bundan yıllar yıllar öncesinde, kurak yarı çöl bir iklime sahipken, son 10-15 yıldır, neredeyse...
ABD'de dünyanın en zengin ikinci adamı ile bir öğün öğle yemeği yemenin bedeli 200 bin dolarmış. Yanlış duymadınız, tam tamına 200 bin dolarcık… Bundan birkaç yıl önce gazetenin birinin ekonomi sayfasında çıkan bu haber okumuştum....
Geçenlerde kanalın birinde muhabir bir arkadaş mikrofon tutup sokaktaki vatandaşa soru soruyor. Hiçbir Kültürle ilgili soruya cevap veremezken, iş izdivaç programı sunan sunucuları gelince daha muhabir say demeden, vatandaş başlıyor makineli...
Şimdi birileri ‘yaw mizahla Urfa yan yana gelir mi...' diyebilir. Bu toprakların mayası mizahla yoğrulmuş hatta ve hatta mizahla kutsanmış. Bu kadim coğrafyanın her şeyi mizaha döken bir yanı var. Kürtler şakaya güldürüye espriye adına...
Bundan birkaç yıl önce, Gümrük Hanında bulunan Rehavi Sanat evinde oturmuş kitap karıştırıyordum, o an da içeriye birkaç turist girdi. Çat pat İngilizcemle; Nereli olduklarını, Şanlıurfa'yı nasıl bulduklarını sormaya kalmadan,...
Bir şehir düşünün; İnsanlar birbirlerini gördüklerinde birbirleriyle karşılaştıklarında, taa yerlere kadar eğilip birbirlerine saygı gösteriyorlar, sevgi gösteriyorlar. Tabiri caiz ise ve yerindeyse birbirlerinin; 'eteğine” yapışıyorlar...
Kıyametin, Eline defterin verildiği gün kopar! 'Al defterini oku' dedikleri gün kopar! Ve sana verilen o defteri açıp okuduğun gün kopar! 'Eyvahlar olsun ki bana, Bu defter, ne küçük demiş ne büyük demiş hepsini yazmış irili...
Çocukluğuma dönüp bakıyorum da… Evimiz, şehirde yani Urfa'da olmasına rağmen, çocukluğumun iyi-kötü büyük bir kısmı doğduğum köyde geçti. Hani Urfa için seyyahın biri; ‘Yazı yaz… Kışı…' demişti ya… Bu şehrin...
'Sakarya'nın Kaynarca İlçesi'nde Suriye uyruklu 9 aylık hamile kadın, 10 aylık çocuğu ile kaçırıldı. Ormanlık alana götürülen genç kadın tecavüze uğradıktan sonra oğlu ile birlikte başları taşla ezilerek öldürüldü....
Yok, yok yanlış okumadınız Doğru okudunuz belediye başkanı timsahla evlenmiş! Kurban olum Gelenek hoş Görenek hoş Ata dede âdeti hoş Aşirete mensup olmak hoş Hepsi hoş Hoş da … Ama kurbani olum kelli felli bi adamsın Makam mevki sahibisin...
'Zaman en iyi ilaçtır...' diyorlar! Bu biraz da hangi derde düştüğünüze bağlı değil mi? Mesela ömrünüzden, ömür geçiyor ve siz boşluğu doldurmak ve zamanı durdurmak için bir şey yapmıyorsunuz /yapamıyorsunuz. Hem bu dünyada...
Bir zamanlar Harran'da çocuktuk. Kısa düşen yaz gecelerinde, tahtın üzerinde nasılda sabaha kadar mışıl mışıl uyurduk. Tahtın etrafında hoplar, zıplar koşardık. O zamanlar daha: ‘Kulum sana taht mı vereyim baht mı vereyim…'...