İdris Baluken ve 2 kadın vekil tutuklandı! 2 Vekil serbest

HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklandı. Gözaltına alınan HDP milletvekili Ziya Pir ve İmam Taşçıer'den sonra Sırrı Süreyya Önder de savcılık sorgusunun ardından serbest bırakıldı.

HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile birlikte milletvekilleri Nursel Aydoğan, Sırrı Süreyya Önder, Selma Irmak, Ziya Pir, Ferhat Encü, Gürser Yıldırım, Abdullah Zeydan, İdris Baluken, Leyla Birlik ve İmam Taşçıer gözaltına alındı.

Diyarbakır'daki evinde gözaltına alınan Demirtaş ile Ankara'daki evinde gözaltına alınan Yüksekdağ, Sırrı Süreyya Önder ve Gülser Yıldırım tutuklama istemiyle mahkemeye sevk edilirken, Sırrı Süreyya Önder, Ziya Pir ve İmam Taşçıer adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, milletvekilleri Leyla Birlik ve Nursel Aydoğan tutuklandı.

ADLİYEYE SEVK EDİLDİLER

Gözaltına alınan vekiller emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk ediliyor. Önder Diyarbakır'da, Baluken Bingöl'de, Irmak ve Zeydan da Hakkari'de adliyeye sevk edildi.

BALUKEN TUTUKLANDI

HDP milletvekillerine yönelik terör soruşturmaları çerçevesinde Ankara'da gözaltına alınan Grup Başkanvekili İdris Baluken, getirildiği Bingöl'de adliyeye sevk edildi.

HDP milletvekillerine yönelik terör soruşturmaları çerçevesinde gece saatlerinde parti genel merkezine düzenlenen operasyonda gözaltına alınan Grup Başkanvekili İdris Baluken, Bingöl'e getirildi. Burada Emniyet Müdürlüğü'nde ifadesi alınan Baluken, işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. Bingöl'de ifade veren İdris Baluken tutuklandı.

Gözaltına alınan HDP'lilerin isimleri şöyle:

  1. Selahattin Demirtaş, (TUTUKLANDI)
  2. Figen Yüksekdağ (TUTUKLANDI)
  3. Ferhat Encü
  4. Leyla Birlik (TUTUKLANDI)
  5. Selma Irmak
  6. Abdullah Zeydan
  7. İdris Baluken (TUTUKLANDI)
  8. Sırrı Süreyya Önder (SERBEST BIRAKILDI)
  9. Ziya Pir (SERBEST BIRAKILDI)
  10. Gülser Yıldırım (TUTUKLANDI)
  11. Nursel Aydoğan (TUTUKLANDI)
  12. İmam Taşçıer (SERBEST BIRAKILDI)

GÖZALTINDAKİ HDP'LİLERDEN ORTAK AÇIKLAMA

Hakkında Başbakanlığı döneminde işlendiği iddia edilen rüşvet, hırsızlık, kara para aklama, İran’a uygulanan uluslararası ambargonun kırılmasına yönelik altın ticaretine bağlı gelişen yasadışı faaliyetler; Suriye’de terörist gruplara yasadışı silah gönderilmesi dâhil birçok ciddi suçlama vardır. Bu soruşturmaları da yargı üzerinde kurduğu baskı ve kontrol sayesinde şimdilik örtbas etmeyi başarmaktadır.

Şimdilik örtbas ettiği bu soruşturmalardan kalıcı olarak kurtulmanın biricik yolunun bütün yetkileri kendisinde toplamak olduğunun farkındadır. Bu uğurda yapamayacağı hiç bir çılgınlığın olmadığı da artık aşikârdır. Ülkeyi kan gölüne çevirip her gün ülkenin dört bir köşesine gönderdiği cenazelerle milliyetçi ve şoven duyguları, ırkçı nefret söylemini kabartmayı başarmış, ‘ülke bölünme tehdidi altındadır’ yalanıyla etrafına biriktirdiği halk yığınları ile kendi kişisel emellerine hizmet edecek şekilde adım adım hedefine doğru ilerlemektedir.

Bu amacına, yani başkanlık adı altında dikta rejimine ulaşabilmesi için önündeki tek engel Halkların Demokratik Partisi’dir. Partimizin 1 Kasım seçimlerinde de barajı aşarak 59 milletvekili ile parlamentoya girmesi, Erdoğan’ın tek başına anayasayı değiştirme çoğunluğuna ulaşmasını bir kez daha engellemiştir. Bu nedenle; olası bir erken veya ara seçim ile birlikte kendisine sadık milletvekillerinden oluşan 367 çoğunluğunu sağlamış bir AKP grubunun oluşması için çabalamaktadır.

Partimiz HDP, Türkiye’nin çok kültürlü, çok dilli, çok inançlı toplumsal yapısına uygun bir politikayı benimseyerek bünyesinde bütün farklı kimlik ve inançların temsilcilerini barındırmaktadır. Bizler demokrasiye ve birlikte yaşama inanan Türkler, Kürtler, Araplar, Ermeniler, Türkmenler, Süryaniler, Ezidiler, Mıhellemiler ve daha birçok etnik grup olarak bir arada eşit ve adil bir yaşamın mümkün olabileceğine inanıyor ve bunun ancak çoğulcu bir demokrasi, güçlü yerel demokrasi ve özerklikler ile sağlanabileceği düşüncesindeyiz.

Partimiz HDP, kadınların özgürlük ve kurtuluş mücadelesini sahiplenmektedir. Kadınların siyasete eşit katılımını güvence altına alarak, Türkiye’nin şimdiye kadar parlamenter siyasetteki en yüksek kadın temsil oranına kavuşmasını sağlayan partimizdeki kadın vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması Türkiye’deki kadınlara yönelik bir tehdit, kadınların mücadelesine de bir darbedir.

Her türlü şiddete tümüyle karşıyız ve bütün sorunların çözümünde diyalog ve müzakerenin gücüne inanmaktayız. Bu yönüyle HDP, tek adam, tek dil, tek mezhep faşizmini egemen kılmaya çalışan Erdoğan için aynı zamanda ideolojik açıdan da “tehdit” olarak algılanmaktadır.

Bu gerekçelerle partimiz HDP, siyasi hayatına başladığı günden beri Erdoğan’ın hedefi haline gelmiştir. Partimizle her türlü hile ve adaletsizliğe, saldırı ve bombalamalara rağmen seçimlerde baş edemeyince şimdi de dokunulmazlıklarımızın Anayasa’ya ve Meclis İçtüzüğü’ne aykırı bir şekilde kaldırılmasını sağlayıp bağımsızlığı ve tarafsızlığı açıkça tartışmalı hale gelmiş olan bir kişi olarak yargı önünde bizleri sözde yargılamaya tabi tutmak istemektedir.

Bizlerin dokunulmazlığını kaldıran AKP Hükümeti vakit kaybetmeden orduya dokunulmazlık zırhı giydirmiş, askerlerin özellikle son bir yılda Kürt kentlerinde işledikleri suçları yargıdan kaçırmanın peşine düşmüştür. Dokunulmazlık zırhına 14 Temmuz 2016’da kavuşan Ordu 15 Temmuz 2016’da Darbe Girişiminde bulunmuştur. Meclis’i bombalayacak kadar gözü dönmüş darbecilerin elini güçlendirenler yine 7 Haziran’dan bu yana çatışma siyasetini dayatan, demokratik siyaseti dışlayarak savaş politikalarını devreye koyan AKP Hükümeti olmuştur. Başarısız darbe girişiminden sonra demokratik ilkeler ışığında bir uzlaşma ile büyük bir toplumsal barışı sağlamak mümkünken, Erdoğan ve AKP Hükümeti olağanüstü hal rejimine geçme kararı almış ve tüm ülke Bakanlar Kurulu’nun çıkardığı KHK’larla yönetilmeye başlanmıştır. Bir darbe girişiminden demokrasi devşirilmesi gerekirken, yeni bir darbe sürecine geçiş yapılmıştır. Seçilmiş belediyelere kayyum atanması, binlerce öğretmenin açığa alınması, KHK’larla yeni bir darbe rejimi örüldüğünün en somut göstergeleridir. 7 Haziran seçimlerinden önce devreye konulan savaş politikalarıyla darbe zemini yaratan Erdoğan ve AKP, 15 Temmuz darbe girişimine varan sürecin zeminini oluşturmuştur. 15 Temmuz sonrasında uygulanan politikalar ve devreye konulduğu anlaşılan anti-demokratik konsept ise iç savaş zeminini gittikçe güçlendirmektedir. Bu kaostan çıkışın tek yolu demokratik siyasetin güçlendirilmesi ve sivil-askeri vesayet rejimlerine son vermek olmasına rağmen bugün bu yolun tercih edilmediğini, bizleri on yıllarca geriye götürecek uygulamalarla acı şekilde görmekteyiz.

Bizler seçilmiş halk temsilcileriyiz. Şahsımızı değil bizi seçen seçmen kitlelerini temsil ederiz. Şu anda da yasamanın, Meclis’in dokunulmazlığa sahip bir üyesi, milletvekili sıfatıyla karşınızdayım. Benim temsil ettiğim bu kimliğe ve halkımın iradesine saygısızlık yapılmasına izin vermem mümkün değildir.

Ben, adil ve tarafsız bir yargı huzurunda hesap vermekten asla çekinmiyorum. Veremeyeceğim hiçbir hesabım da yoktur. Ülkemizde yargının saygınlığı ayaklar altındayken, düğmesiz olan cübbelerini iliklemeye çalışan böylesi bir siyasi yargılamanın öznesi olmayı da asla kabul etmeyeceğim. Şahsınıza ve kişiliğinize yönelik hiç bir tereddüttüm ve saygısızlığım yoktur. Ancak şaibelerle dolu bir siyasi geçmişe sahip olan Erdoğan emretti diye başlatılan bu yargı tiyatrosunda figüran olmayı kabul etmiyorum.

Soracağınız hiçbir soruya cevap vermeyeceğim, yapacağınız hiçbir yargılama faaliyetinin adil olacağına inancım yoktur. Benim buraya getirilmem bile hukuk dışıdır. Siyasetçilerin siyaset arenasındaki muhatapları siyasetçilerdir, yargı mensupları değildir. Bu anlamda sizler evrensel ve demokratik hukuk ilkelerine ve Türkiye’nin imzalamış olduğu, aynı zamanda bir anayasa hükmü de olan uluslararası anlaşmalara bağlı olması gereken yargı mensupları olarak siyasi oyunların ve tezgâhların parçası olmayı reddetmelisiniz.

Bizler ülkemizde çoğulcu demokratik bir rejim inşa edilip, barış ve huzur sağlanıncaya kadar siyasi mücadelemize kararlılıkla devam edeceğiz. Toplumsal kutuplaşma ve kamplaşmaya karşı eşit ve birlikte yaşamı, şiddete karşı demokratik siyasi mücadeleyi, tekçiliğe karşı çoğulculuğu, faşizme karşı demokrasiyi, mezhepçi/ırkçı politikalara karşı inanç ve vicdan özgürlüğünü, ayrımcılığa ve nefret söylemine karşı eşitliği ve elbette Kürt halkının halk olmaktan kaynaklı bütün haklarını, Alevi toplumunun eşit yurttaşlık talebini, dini azınlıkların inanç özgürlüklerini, kadınların toplumsal/sosyal/siyasal/ekonomik yaşama eşit katılımını, kapitalist tahribata karşı çevre ve ekolojinin korunmasını, sermayenin kar hırsına karşı emeğin, çalışanların haklarını savunmaya, korumaya devam edeceğiz. Parlamentoda da olsak, cezaevinde de olsak bu düşüncelerimizi savunmaktan ve bunlar uğruna mücadele etmekten bizi alıkoyamayacaksınız.

Başkanlık adı altında ülkemize ve halkımıza dayatılan bu faşist düzenden kurtulacağımızdan şüphemiz yoktur. Er ya da geç demokrasi mücadelemiz kazanacaktır. Erdoğan şahsında, köhnemiş bu rejim değişecektir.

Sizden hiçbir talebim ve beklentim yoktur. Siyasi faaliyetlerim nedeniyle ancak beni seçen halkım sorgulayabilir."

(Kaynak: Habertürk)

04 Kas 2016 - 11:16 - Gündem



göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Ajans Urfa Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Ajans Urfa hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Ajans Urfa editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Ajans Urfa değil haberi geçen ajanstır.


Şanliurfa Markaları

SİZDE BU ALANA REKLAM VERMEK İSTER MİSİNİZ?

+90 (505) 585 67 77
Reklam bilgi